(Bu yazım ilk olarak Kasım 2013’te Geekyapar!‘da yayınlandı. Geekyapar! arşivlerinde artık yazar olarak görünmediğim için buraya taşıyorum.)

‘Time is a game played beautifully by children.’
– Heraclitus

Oyun oynamak insanlığın en büyük keşiflerinden birisi bana göre. Herkes için farklı şekillerde yapılabilen bir eylem ama sonuçları her zaman aynı; eğlence, mutluluk, heyecan, kimi zaman da sınanma hissi. Tam olarak ilk ne zaman oyun oynamaya başladığımızı bilmiyorum ama oldukça eski zamanlara kadar gitmek mümkün oyunun kökeni söz konusu olduğunda. Ancak bu yazıda oyunun tarihine değil de, tarihin bir dönemindeki oyuna götürmek istiyorum sizleri. Antik Yunan’a ve onların mitolojilerindeki, hayatlarındaki oyuna.

Antik Yunanlıların hayatlarına dair birçok şeyi onların mitlerinde ve dolaylı olarak da tanrılarıyla olan ilişkilerinde bulmak mümkün. Burada Antik Yunanla ilgili çok sevdiğim bir özellikten de bahsetmek istiyorum. Antik Yunanın tanrı inancı, bugün taktığımız adıyla mitolojisi, insanlarla oldukça iç içe ve doğal diyebileceğimiz bir şey. Tanrılar, yarı-tanrılar ve insanlar sürekli birbirleriyle etkileşim hâlinde ve çoğu zaman tanrılarla insanlar arasında ilginç olaylar yaşanmakta. Bu da kaçınılmaz olarak Antik Yunanlıların tanrılarıyla aralarında kişilik anlamında bir benzerlik oluşmasına ve birçok alışkanlıklarının benzemesine neden oluyor. Bunun önemli hâle geldiği noktaysa şu, Antik Yunanlıların kültürlerini, günlük yaşantılarını ve medeniyetlerinin karakteristik özelliklerini öğrenmek için mitlerine bakmamız çoğu zaman yeterli oluyor. Çünkü Antik Yunanlılar, ne yapıyorsa ya tanrıları da yapıyordur ya da tanrılarıyla birlikte yapıyorlardır.

Bazılarınızın şu an “Tamam geek olabiliriz, biraz da mitolojiyle ilgileniyoruzdur belki ama oyunlarla ilgili bir dosyada neden bize mitoloji dersi vermeye çalışıyorsun?” diye düşünüyor olabilirsiniz. O zaman sizin için keskin bir cümleyle asıl konuya geçiş yapayım…

Antik Yunan’da Tanrılar da oyun oynuyordu. Elbette mahalle arasında körebe ya da bilgisayar başında GTA V oynamıyorlardı ama hem kendi aralarında hem de insanlarla ve yarı-tanrılarla sıkça oyun oynadıklarını mitlerden görüyoruz. Ne zaman bir insanı ya da yarı-tanrıyı sınamak isteseler ya da insanlar arasında bir anlaşmazlık söz konusu olsa, tanrılar bunu güzel bir oyuna çevirmesini çok iyi biliyorlardı.


Bunun en güzel örnekleri, Homeros‘un meşhur Illiad ve Odyssey mitlerinde görülmekte. Biraz meraklı olanların bildiği gibi Illiad, ya da Türkçe bildiğimiz ismiyle İlyada büyük Troya savaşını konu almaktadır. Her ne kadar Hollywood versiyonu çok fazla üzerinde durmasa da, orjinal mitte bu savaşın çıkışı da, ilerleyişi de tanrıların arasındaki büyük bir oyundur aslında. Tanrılar kendi aralarında bölünür ve iki cepheden birisini seçerek onu desteklemeye başlarlar. Bu sırada birbirleriyle uğraşırlar, savaşa müdahale ederler, edilen müdahaleleri karşılarlar ve hikâyenin sonunda tüm olayın aslında Tanrıların iki fraksiyonu arasında geçen bir strateji oyunundan çok da farklı olmadığı hissine varırsınız. Gerçekten de çekişmeli bir oyun olur bu onlar için.

Odyssey (Odysseia) mitindeyse, önceki savaşımızın büyük kahramanlarından birisi olan Odysseus‘un tanrılar tarafından nasıl sınandığını okuruz. Savaştan sonra kendi kaderiyle ilgili birtakım kararları kendi vermek ister Odysseus. Her ne kadar tanrılar buna izin verebiliyor olsa da önce bazı sınavlardan geçmesi gerekmektedir. Bu sınavların kendisi “level’lara” bölünmüş, sonunda “boss” dövüşleri olan kocaman bir oyundan çok da farklı değil aslında. Tanrıların Odysseus ile oynadığı oyunlar, bizim oynadığımız oyunlardan pek de uzak değil yani. Odysseia o kadar eğlence ve heyecan dolu bir mit ki, onu bu sayfalarda özetleyip, sizi hikâyenin kendisini okumaktan alıkoymak Homeros’a da, yolculuğun kendisine de ayıp olacaktır, emin olun. .


Bu iki örnek (ve burada adını anmadığım çok daha fazlası) bize gösteriyor ki, Antik Yunan tanrıları için oyun olmazsa olmaz bir şey. Kimi zaman eğlenebilmeleri için, kimi zaman kendilerinden aşağıda olanları sınamaları, kimi zaman da insanları (Sisyphus’un ya da Prometheus’un başına gelenler gibi) cezalandırabilmeleri için oyunlara ihtiyaç duyarlar. Çünkü oyun oynamak sadece eğlence ihtiyacını gidermenin bir yolu değil, aynı zamanda zekâyı sınamanın ve kendini geliştirmenin de önemli bir aracıdır. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Bana göre Antik Yunan mitolojisinin bilgisayar oyunları açısından da bu kadar önemli olmasının sebebi bu. Hâli hazırda içinde birçok zekice ve keyifli oyun barındıran mitlerin oyunlaştırılması, kaçınılmaz olarak başarılı ve oynaması keyifli oyunların ortaya çıkmasını sağlıyor. God of War serisi aslında tamamen bunun, yani Tanrılarla insanların oynadığı oyunların üzerine kurulu değil miydi? Ne kadar değiştirdi İlyada ve Odysseia‘da belirlenen şablonu? Değiştirmedi, değiştirmesi de gerekmezdi. Çünkü düşünün, Tanrılarla oyun oynamanın sıkıcı olması nasıl mümkün olabilir ki? Antik Yunan‘ın oyunlarla olan ilişkisi doğal olarak mitolojilerine ve oradan da bizlerin oynadığı mitoloji temelli oyunlara yansıyor. Eğer bu oyunlardan keyif alıyorsanız, oradan yapacağınız mantıklı sıçrama Antik Yunan mitolojisinin, efsanelerinin kendileri olacaktır. Oyunlardan çok daha geniş bir evrenle karşılaşacağınızın garantisini verebilirim.


Comments

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.