*Hastalık denen şeyden kesinlikle nefret ediyorum. Gerçi her zaman değil, sonuçta önemli bir görevi var evrim sürecinde. Neyse, şöyle söylesem daha doğru olacak: Benim ya da sevdiğim birilerinin başına geldiği zaman hastalıktan nefret ediyorum. Ancak asıl konumuz bu seneki grip virüsü. Tamam, hayatta kalmak için her sene bir adaptasyon yaşıyor biliyoruz ama bu seneki adaptasyon değil, terbiyesizlik olmuş düpedüz. Böyle saçma bir grip süreci yaşadığımı hatırlamıyorum ben. Bir de tam ben atlattım derken Göki’ye bulaştı, iyice sinirlendirdi. Oysa ki evde bir kişi çekmiş çekeceğini işte, gitsene kardeşim!

İşte hasta olunca böyle bir şey oluyorum. Bu yüzden de hastayken bilgisayarla mümkün olduğunca az muhatap oluyordum. Blogun bir süredir sessiz olmasının sebebi de bu.

*Bu arada yine gündemimize girdiği için söyleyeyim -gerçi hiç çıkmıyor ya-, birilerinin ya da birtakım grupların hassasiyetlerinden gına geldi bana artık. O kadar hassassız diye ortalıkta gezenlerin hepsi taş kafalı bir de. Nasıl hassaslıksa artık. Madem o kadar hassassınız günde iki kere diş doktorlarının önerdiği macunla fırçalayın kendinizi. (Bana bu kadar hassas dedirttikleri için daha da nefret ettim şimdi kendilerinden.)

*Blogla ilgili düzenlemeler yapıyorum ayağına sürekli kurcalayıp duruyorum. Hatta bezdirecek noktaya getirdim belki ama birtakım planlarım var. Yakında uzun vadeli bir düzenlemeye geçeceğim. Gerçekten. Valla!

*Ayrıca blogda birtakım seri şeyler yayınlama planım var. Biraz birikme bekliyorum sadece. Az sonraaa!

*İlaç kafasıyla bu kadar uzun blog yazısı yeterli bence. Sadece buralarda olduğumu bir haber vereyim dedim. Umarım siz de oralarda bir yerdesinizdir. Oradasınız değil mi?!

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=fVKPrQv1H8I]

Comments

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.