Cuma Postası [16.12.2011]

 

 

*Keyfim yetti,yeni posta yazayım dedim. Bundan sonra da böyle olur heralde. Keyfim yettikçe gelir Cuma Postaları. O yüzden her cuma bekleyen olduysa özürler vs.

 

 

 

*Siz çoğu şeyi görmediğimi, farketmediğimi, anlamadığımı sanmaya devam edin. O halinizle daha çok eğleniyorum ben…

I Could Care Less by DevilDriver on Grooveshark‘}” alt=”” />

 

*”Keşke…” dedirtiyordu zamanında şu şarkının adı. Sözleri zaten ayrı şahane, Dez şaheseri yine. Şimdi şu şarkıyı daha bir keyifle dinliyorum, çünkü keşkeleri kaldırarak eşlik etmek daha zevkliymiş. E pek tabii ki “I Could Care Less and I’m Doing It.”

*E doğru tabii, daha az umursuyorum artık. En azından gerçekten daha az umursanması gerekenleri. Kendini çok bir bokmuş zannedenleri, hiçbir şey yapmadan ortalıkta laftan ibaret dolananları, kopyala/yapıştır marjinalleri, kopyalarla peşinde birilerini sürüklemeye çalışanları, şaklabanları, tek işleri sağa sola kapris yapmak olanları, fikirleri yüzünden kendini kutsal sananları, eleştiriye tahammülü olmayanları, dangalakları, her önüne geleni kullanabileceğini sananları, detayları görme özürlüleri, slogandan başka söyleyecek sözü olmayanları, kendisine ait hiçbir sözü olmayanları… Kısaca anladınız sanırım. Ha umursamıyorum demek onlarla uğraşmayacağım ya da acı çektirmeyeceğim anlamına gelmiyor tabii ki, sadece bunu daha keyifli olarak ve başımı ağrıtmayacak temiz yollarla yapacağım. Yani işin eğlencesine bakacağım biraz da, en başından yapmam gerekeni…

*Bloga yeni şeyler pek eklenmediğinin farkındayız sanırım ama bu pek yazmadığım anlamına gelmiyor tabii ki. Zaten sosyal medyalarda (bkz. sağ sütun) takip edenler görüp ediyordur ne yapıp ettiğimi ama şuraya da bir özet geçmekte fayda var. En başta Jiyan‘da yazmaya başladım ve hiç de bırakasım yok, yakında yenilenmiş haliyle tekrar yayında olacak, büyük ihtimalle en sık yazacağım yer orası olacak gibi. Ayrıca Ankara’da çıkan Aşındırma Fanzin için de elimden geldiğince yazıyorum, Ankara’dakiler takip etsinler mutlaka. Bunun dışında aklıma gelmeyen yerlerya da sonra sonra yazacağım yerler hep olacak mutlaka, onları da yine sosyal ağlardan takip edip öğrenebilirsiniz.

*Dayanamıyorum be, yine iki kelime edicem. Kendinizi böyle bir halttan sanmayı, çok da mühim birşeymiş gibi görmeyi, kendinizi öyle satmayı nasıl beceriyorsunuz? Çevrenize bu kadar kör şakşakçıyı toplamak için nasıl bir çaba harcıyorsunuz? İnsanları kandırmak için ne gibi ürünler kullanıyorsunuz? Sahtelikten, kopyala/yapıştırcılıktan, alttaki gerçeği gizlemeye çalışmaktan hiç mi yorulmuyorsunuz? O kadar “farklı”, “muhalif” olup da eleştiri tahammülüne zerre sahip olmadan yaşamak nasıl bir duygu? Ajitasyonlarla eleştiriye cevap verileceğini düşünmek nasıl bir mantıktır? Omurgasızlık nasıl bir ruh halidir?

Ne yaptığınızın cidden farkında mısınız?

*Ne zamandır aradığımı, beklediğimi bulmanın dayanılmaz huzuru, neşesi. Kaybetmemek için herşeyi yapabileceğim çok az şeyden biri. Sanki yıllardır ayrıymışım da şimdi tekrar bir araya gelmişim gibi bir özlem hissi… Ve çok şey yazacakmış gibi hissetmeme rağmen hiçbir şey yazamamam. Çok acayip (:

*Neyse, bu postayı böyle kesiyorum. Söyleyecek çok lafım, yapacak çok işim var daha. Onlarda görüşürüz zaten. Şev baş!

Bağlantıyı kesebiliriz…


Comments

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.