Author: Ahmet A. Sabancı

  • Cuma Postası [09-16.09.2011]

        *Saçmalık, bok, püsür, ıvır, zıvır… Geçen hafta cuma postasının olamamasının sebepleri kısaca işte. Neyse ne, kaldığımız yerden devam.         *Detaylar çok şey anlatır ve özellikle karşınızdakini ortalama biri zannediyorsanız detaylarda vereceğiniz büyük boşluklar sizin sonunuzu getirebilir -en azından o insan açısından. Gariptir, bir çok insan kendisini fazla kurnaz, fazla zeki…

  • Cuma Postası [02.09.2011]

        * Bu sefer hafta farkı sokmak istemedim ama Cuma Postası, Cumartesi postasına dönüştü. Sanırım zamanla oturtacağım bu düzeni, o zamana kadar biraz sabır istiyorum sizden. Neyse, uzatmadan girişelim bakalım…       *”Football season is over. No More Games. No More Bombs. No More Walking. No More Fun. No More Swimming. 67. That…

  • Cuma Postası [19-26.08.2011]

      * Dengesiz sinirler, altüst olmuş kafalar, fazlasıyla yorgunluk. Zaten bir yığın şey olup bitiyor ve neredeyse aralarında hiç iyi haber yok, üstüne bu ruh haliyle daha da göze batmaya başlıyor herşey. Olabildiğince gerginim anlayacağınız, o yüzden bu posta da öyle olacak, fazlasıyla da sert girişecek. Başlamadan önce ufaktan uyarayım dedim sizleri; şimdi girişelim bakalım……

  • Cuma Postası [12.08.2011]

      Bundan sonra hem blogu güncel tutabilmek hem de aklıma ufak ufak gelen ama bi blog postu için fazla küçük olduğunu düşündüğüm şeyleri haftada bir böyle tek postta toplama kararı aldım. Hem de yazmak için bahane olur bana (: Her cuma olacağı garanti ama saati konusunda asla kesin bişey olmayacağını da tahmin ediyorsunuzdur heralde (:…

  • Tehlikeli Oyunlar (Eren Okur)

    [Söyleyecek çok fazla şey yok bunun üzerine. Oğuz Atay hakkında dönüp duran tartışmalara Eren’in (benimde katıldığım ve savunduğum) bakış açısından bir cevaptır aşağıdaki yazı. Daha fazla araya girmiyorum, yazı sizindir. –A.A.S.] Öncelikle, belirtmekte fayda olduğunu düşündüğüm bir kaç şeyi söyleyerek başlamak istiyorum:  Bu yazıyı yazmaya karar verirken fazla düşünmedim; çünkü bazı durumlarda insanlar kendilerini harekete…

  • Cyberspace’i Kullanma Kılavuzu

    (Bu yazıyı ilk sayısını Nisan’da çıkarmış olan M. Atakan Foça’nın elebaşı olduğu Geç Saatlerin Denizinde fanzinine yazmıştım. Faniznle ilgili bilgilere vs http://www.facebook.com/gsdfanzin linkinden ulaşabilirsiniz. Umarım bu fanzinin devamını getirebiliriz en kısa zamanda, di mi Atakan? (: ) 21. yüzyıl, artık duyularımızla hissettiğimiz dünyadan kopuşu gittikçe yaşadığımız ve bariz bir şekilde bilim kurgularda bahsedilen cyberpunk bir…

  • “Marazi Ayrıntı Düşkünlüğü”ne Dair (II)

    (Bunu yazmaya çalıştığım kitabın metninden çıkartıp aldım. Ne zamandır devamını yazmak istediğim “Marazi Ayrıntı Düşkünlüğü”ne Dair isimli yazıma gayet uygun bir devam olacağını düşündüm. Hem de metinden ufak bir bölüm paylaşarak biraz geri bildirim almaya ihtiyacım vardı. Uzatmaya gerek yok daha fazla, buyrun.) … Detayların, ayrıntıların içinde dolaşıyorum. Sanırım uzun zaman oldu bu durum başlayalı.…

  • Google+’a Ahmet Bakışı

    Her ne kadar bu konularda daha önce yazıp çizdiğime pek denk gelinmemiş olsa da, artık sözlüklere, sosyal ağlara felan yazmaktansa buraya toplamamın daha iyi olacağı fikrinden bu konularda da birşeyleri ara ara yazmamın iyi olacağını düşündüm. Hem elimin altında bulunabilmesi için, hem de blogun biraz daha hareketlilik kazanabilmesi için güzel bir yol olur. Neyse, bu…

  • Şiir ya da Şaka

    Şiir yazmayı pek beceremem Yani çok isterim ama olmaz, bir türlü şiir gibi gelmez bana Belki yetenekle alakalı bir durum, belki de önyargımla önüme koyduğu duvardan Şiirselliği, o ritmi hep çok sevmişimdir ama Okuması dinlemesi çok zevklidir Ama başkalarının şiirlerini okumak bir süre sonra hırsızmış gibi hissettirir Rahatsız eder beni Neden kendi şiirlerimi okumuyorum ki…

  • “Marazi Ayrıntı Düşkünlüğü”ne Dair (I)

    Detayları görebilmek ve onlar üzerinden düşünebilmenin her insanın yaptığı ve doğal bir hareket olduğunu zannederdim önceleri. Ancak zaman geçtikçe, daha çok insan tanıdıkça durumun aslında zannettiğimden çok daha farklı olduğunu gördüm. Aslında bu detaylar herhangi bir insan için hiçbir anlam ifade etmeyen, önlerinden uçuşan ve ışık uygun açıyla vurmadığı zaman farkına bile varmadıkları toz zerreciklerinden…