Uzun uzadıya bir şeyler yazmak istemedim ama bu konuda birkaç şey söylemem gerekiyordu. Çünkü bu tiksinme hissi öyle bir hâl aldı ki yazma, üretme isteği bırakmıyor içimde. Türkçe bir şeyler yazmak istemiyorum zaman zaman.
Neyse, tweetler aşağıda. Hem arşiv olması, hem de “acil durumda kullanılacak link” olarak kullanmak için bu postu yazıyorum.
Bir süredir herkes kötü yazılardan/yazarlardan şikayet ediyor ama bunu sadece kendilerinin ait olmadığı taraf yapınca ses çıkarıyor. (1/?)
— Ahmet A. Sabancı (@ahmetasabanci) April 15, 2015
Ama sorunun kaynağı bu: yazacak kişiyi kalitesine ya da profesyonelliğine göre değil kankalığa göre seçiyorsunuz. Profesyonel değilsiniz.
— Ahmet A. Sabancı (@ahmetasabanci) April 15, 2015
Yayın yapan her kesimde var bu. İşini iyi yapanların ya da profesyonel yaklaşanların kendisini gösterecek alanı kalmıyor sayenizde. (3/?)
— Ahmet A. Sabancı (@ahmetasabanci) April 15, 2015
Sonra ağlayıp birbirinize sataşıyorsunuz böyle uyduruk yazıların/yayınların içinde boğulduğunuz için. Hak ettiğiniz bu ama. (4/?)
— Ahmet A. Sabancı (@ahmetasabanci) April 15, 2015
Hiç birinizde zerre profesyonellik, etik yok ama rakibiniz yapmayınca aklınıza geliyor bunlar ancak. Herkes bir kendine baksın önce. (5/?)
— Ahmet A. Sabancı (@ahmetasabanci) April 15, 2015
Böyle şeyleri gördükçe insanda ne yazma isteği kalıyor ne de bir şeylere dahil olma. Öyle can sıkıcı ve iç karartıcı bir ortam ki. (6/?)
— Ahmet A. Sabancı (@ahmetasabanci) April 15, 2015
Zaten bu ortamda yazsan ne olacak ki. Ancak kankacılıkla yazar olunuyor, o ortamda da profesyonellik yok, hakkını alman imkansız. (7/?)
— Ahmet A. Sabancı (@ahmetasabanci) April 15, 2015
Kankacılık yapmadan yazınca da kimsenin umrunda olmuyorsun, kendi kendine takılmış oluyorsun. Ama öylesi daha iyi sanırım. (8/9)
— Ahmet A. Sabancı (@ahmetasabanci) April 15, 2015
Bitti. İsteyen istediği yorumu çıkarmakta serbest. Ben sadece tiksindiğim bir durumu yazdım o kadar. (9/9)
— Ahmet A. Sabancı (@ahmetasabanci) April 15, 2015
Leave a Reply