Şu anda evimizde mahsur kalmış hâldeyiz. Her yerden gelen gaz yüzünden pencere açma şansımız bile yok. Dışarıya yardım için bir şeyler koyup kapıyı açık bıraktık ama bu sokağa birileri gelirse faydası olacak ancak.

Sokakta olmayı isterdik ama sağlık sorunları ve hazırlıksız olma durumu böyle bir şeyi bizim için intihardan farksız kılıyor. Böyle bir durumda çıkmak aynı zamanda insanlara da engel olmamıza neden olacak sonuçta. Hem sokağa çıkıldıktan iki dakika sonra geçirilecek bir astım krizinin kime faydası olabilir ki? Her ne kadar yürüyüş kısmında orada olsam da sonrasında kalmak boşuna olacaktı özetle.

Dediğim gibi evde böyle boktan bir şekilde mahsur kalmak ve elinde küfretmekten ve internette gelen haberleri yaymaktan başka yapacak hiçbir şeyin olmaması insanı yıpratıyor. “Bu kadar boktan bir duruma düşmek için ne yaptık?” diye soruyor insan kendine. “Gerçekten bir şeyler değişecek mi?” diye sorgulamaya başlıyorsun ister istemez. “Bu şekilde bir şeyler düzelir mi ki?” demeye başlıyorsun. Kafan karışmaya başlıyor, her şey anlamsız ve pislik gibi görünmeye başlıyor gözüne. Oradaki insanları düşünüp telaşlanıyor, polisi düşünüp bildiğinin bile farkında olmadığın hakaretler ediyorsun. Yine de o kafa karışıklığı, o umutsuzluk ve öfke geçmiyor.

* * *

Bir kaç kişinin yazdığını görünce hatırladım şu an 12 Eylüle girdiğimizi. Evinde mahsur kalmış biri olarak bunu hatırlamak kafa karışıklığını daha da artırıyor. O zamandan bu zamana gelinen durumu düşünüyorum, 33 yıldır ölenleri ve olanları düşünüyorum, 33 yıldır toplumun hâlini ve bir de şu an içinde bulunduğumuz durumu. Kaçınılmaz olarak karamsarlık ve kafa karışıklığı daha da artıyor.

* * *

Dediğim gibi kafam fazlasıyla karışık ve her geçen gün daha da karışıyor. Bir şeylerin değişebileceğine ya da düzeleceğine olan inancım azalıyor. Bunların bir gün sona erebileceğini düşünmek istiyorum ama kendimi bile inandırmayı beceremiyorum. Zaten ‘devrim inancı’ olan birisi olmayı hiç beceremedim.

Ne olacak, nasıl olacak ya da bir şey olabilecek mi bilmiyorum. Şu an tek düşündüğüm sokaktakiler. Bunu okumaya fırsatları olmayacak biliyorum ama dikkat etsinler kendilerine.

* * *

NOT: Bu yazdıklarımdan istediğiniz anlamı çıkartıp kafanıza göre yorumlayabilirsiniz, umrumda bile değil. Sadece hissettiklerim bunlar, bir yere yazmak istedim ve yazdım.

NOT 2: Bu blogu cepten yazdım, herhangi bir typo vs. varsa affola.


Comments

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.